Kovid-19’un Çocuklar Üzerinde Etkisi ve Çocuk Odaklı Sosyal Politikalar

Kovid-19 salgınının farklı yaş grupları üzerindeki etkileri düşünüldüğünde yaş almış bireylerin sağlık hizmetlerine erişimleri ve sosyal bakım ihtiyaçları farklı ülkelerde sosyal politika tartışmalarının merkezine oturdu. Tüm yaş grupları arasında özellikle çocuklar hastalığa yakalanma riskleri ve ölüm oranlarının düşüklüğü ve dolayısıyla Kovid-19’dan doğrudan etkilenen bir risk grubu olmamaları sebebiyle, salgının ilk aşamalarında daha az dikkat çektiler... Kovid-19 salgınının aileler üzerindeki ekonomik ve sosyal etkileri, uzun karantina ve sosyal izolasyon süreçleri, uzaktan eğitime erişimde yaşanan sıkıntılar ve ev içi şiddetin kayıt altına alınamaması gibi durumlar çocukların da salgından etkilenen kırılgan yaş gruplarından biri olduğunu gösterdi.

Kovid-19 Pandemisi Sonrası Evrensel Temel Gelir Tartışması: Zamanı Geldi Mi?

Bir ülkenin tüm vatandaşlarına herhangi bir şart aramadan düzenli nakdi ödenek tahsis etmesini ifade eden evrensel temel gelir uygulaması Kovid-19 salgını sonrası yeniden tartışılmaya başlandı. Bu yazı, evrensel temel geliri pandemi gündemi ile birlikte değerlendirmekte ve temel gelirin uygulandığı ülke örneklerine odaklanmaktadır. Bu örnekler doğrultusunda Türkiye için evrensel gelir tartışması nasıl temellenebilir? Evrensel gelir Türkiye’deki sosyal yardım rejiminde nasıl yer bulabilir veya ona alternatif olarak yer bulabilir mi? Türkiye için evrensel temel gelir mümkün müdür?

Koronavirüsle Mücadelede Şeffaflık: Güney Kore Örneği

Güney Kore, attığı adımlar ve uyguladığı çeşitli stratejileri ile, pandemiyle mücadele konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor. Güney Kore, süreci hızlı ve planlı, aynı zamanda şeffaf yürüttü. Dolayısıyla, ülkenin bugünkü başarısının bir sırrı da şeffaflık oldu. Bu yazıda, Güney Kore’nin koronavirüs salgını sürecini nasıl yürüttüğü ve ülkenin mücadelesinde özellikle şeffaflığın rolü, uygulanan politikalarla birlikte anlatılacaktır.

Türkiye’de Kendine Yeterli ve Krizlere Dayanıklı bir Tarım-Gıda Sistemi için Kovid-19 Pandemisi Çerçevesinde Öneriler

Kovid-19 pandemisi ile içinden geçmekte olduğumuz durum eşi benzeri görülmemiş küresel bir kriz anı. Pandeminin yarattığı şok dalgasından ilk etkilenen alanların başında insan yaşamı için en temel ihtiyaçlardan olan gıda geliyor. Türkiye, pandemiyle birlikte derinleşecek küresel çapta bir ekonomik durgunluk dönemine kırılgan bir ekonomik yapıyla giriyor. Süresi ve sonuçları kestirilemeyen gıda krizini ise tarımsal üretimdeki yapısal sorunlar ve gıda güvencesi riskleri karşılıyor. İçinde bulunduğumuz durumda üreticilerin karşı karşıya olduğu belirsizliği giderecek, gıda güvencesi ve güvenliği hususunda kamuoyundaki kaygıları azaltacak somut adımlara ihtiyaç var.

Demokratik Kentsel Yönetişimde Güçlenen Sivil Toplum ve Etkin İş Birlikleri

Bu rapor, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen Kamu ve STK’lar Arasındaki İş Birliğinin Güçlendirilmesi İçin Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı kapsamında geliştirdiğimiz Daha Demokratik Bir Yerel Yönetişim İçin Sivil Toplumun Güçlendirilmesi (MoDeL) projesi kapsamında hazırlanmıştır. TESEV projenin yürütücüsü, Şişli Belediyesi ve Türkiye Kent Konseyleri Birliği ortağı, Denge ve Denetleme Ağı iştirakçisidir. Çeyrek yüzyılı aşkın süreden beri klasik yönetim anlayışının yerine özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının da kamu politikalarının belirlenmesinde aktif rol alması öngörülen yönetişim anlayışına geçiş, siyasal alanın hâkim söylemi halinde. Hiyerarşik ve monolitik bir bürokratik süreç yerine diğer paydaşların da olduğu bir yönetim üçgeni tahayyül ediliyor. Fakat bugün artık yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmediğini, geçirildiği düşünülenin de beklenen sonuçları doğurmadığını gözlüyoruz. Yerel yönetimler ve siyaset ölçeğinde bu tespiti sınamak isteyen elinizdeki çalışma, 10 kentte yapılan mülakatlar ve yuvarlak masa toplantıları ile ülke çapında temsili sivil toplum kuruluşlarına uygulanan kapsamlı bir anketin bulgularını tartışmaya açıyor.

2020-05-06T18:05:45+03:00|

Kent95: Veriye Dayalı Politika Aracı

Kent95: Veriye Dayalı Politika Aracı Projesi, illerin kendi içlerindeki sosyo-ekonomik farklılaşmaları çerçevesinde, çocuğa yönelik sosyal hizmetlerin kapsamlı bir envanterini çıkarmayı ve bu hizmetlerin dağılım ve içeriklerinin iyileştirilmesi için politika önerileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Bernard van Leer Vakfı’nın desteklediği projeyi Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) yürütmektedir. Projenin çeşitli aşamalarında Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi ile işbirliği yapılmıştır.

2021-09-17T16:16:27+03:00, |

Kadın Kooperatifleri ve Belediyelerin “Kurumsal” İlişkileri

Kooperatif ve belediye ilişkileri 2019 seçim sürecinde faaliyet planlamalarında sıkça dile getirildi. Kooperatifler, hem ekonomik krize ve sağlıklı gıdaya erişime bir çözüm getirmesi bakımından hem de yerinde üretimin ve dayanışmacı yaklaşımların benimsenmesinin bir göstergesi olarak öne çıktı. Kadın kooperatifleri, kadın istihdamına yönelik çözümler getirdiği için belediyelerin sosyal politikaları açısından kritik bir önem taşımaya başladı. Bu yazıda, kadın kooperatifleri ile belediyeler arasındaki iş birliklerinin altın bir formülü olmadığı ve iş birliği yapıyor olmanın kooperatiflerin özerkliğine tek başına tehdit oluşturmayacağı düşüncelerinden hareketle, önemli olanın her iki taraf açısından birbirini geliştiren ve kamusal yararı hedefleyen kurumsal ilişkilerin kurulması olduğunun üzerinde duracağım.

Doğallık Algısı Üzerinden Kent ile Kırın Kültürel Yakınlaşması ve Yeni Politika Fırsatları

Özellikle gıda ve tarım alanında, doğal ve geleneksel ürünlerin toplumsal ölçekte ilgi gördüğü bir zamandayız. Bu durum –derinlemesine incelenmezse– sınıfsal, kültürel ve mekânsal bakımlardan ayrışmış, toplum geneline nazaran ayrıcalıklı bir grubun meselesi olarak düşünülebilir. İşte bu düşüncenin pek de doğru olmadığını, doğal ve/veya geleneksel yollarla üretilmiş ürünlere duyulan ilginin sınıfsal, kültürel ve mekânsal kırılma hatlarını (diğer meselelerde pek de sık rastlamadığımız şekilde) silerek, bir ortak zemin oluşturduğunu savunacağım bu yazıda. İleri süreceğim düşünceler, bir toplumsal durum tespiti olmanın yanı sıra, çok önemli tarım ve gıda politikası fırsatlarına da işaret etmekte. Küresel ve ulusal düzeylerde paralel ilerleyen söz konusu durumun tespitinin ardından, bu durumun beraberinde getirdiği ulusal tarım politikası fırsatlarına değineceğim.

İklim Krizi ve Kentler: İklim Krizinin Faili, Mağduru ve “Bir” Çözüm Yolu Olarak Kentlerin Önemi

Adını koyarak başlayalım, insanlık tarihinde eşine rastlamadığımız bir çağ yangını içindeyiz. 20. Yüzyıl’ın sonunda, “küresel ısınma”nın geleceğimizi nasıl tehdit edebileceği üzerine kurulan senaryoların gerçekleştiğine şahitlik ediyoruz, aşırı hava olayları, pek de doğal olmayan afetler yeni normalimiz haline geliyor. Dünya nüfusunun yarısından fazlasının kentlerde yaşadığı göz önüne alındığında bu yeni normalin özellikle kentleri doğrudan tehdit ettiği söylenebilir. Bir yandan azmanlaştıkça daha da yaşanmaz hale gelen kentlerimiz, diğer yandan fosil yakıtlara bağımlılığımız ve bitmek bilmeyen tüketim aşkımızla gün geçtikçe daha fazla kördüğüm haline gelen iklim krizi. Sadece ekonomik büyümeyi fetişize eden sistemik mantığın yarattığı bu iki semptom, 20. Yüzyıl boyunca yeryüzünün narin dengesini tamamen sarstı.

Kentsel Politikanın Desteklenmesi İçin Yeni Araçlar: Açık Veri Platformları ve Dijital Kent Panelleri

TESEV’in Friedrich Naumann Vakfı desteği ile yürüttüğü “Sürdürülebilir Kentleri Desteklemek: Veriye Dayalı Yerel Politika Geliştirme” projesi, yerel yönetimlerin ürettiği ve paylaştığı veri üzerine odaklanarak; yenilikçi ve güncel veri üretim ve paylaşım mekanizmalarını incelemeyi, bu mekanizmaların yenilikçi ve sürdürülebilir kentlere ulaşma yolunda sundukları katkıları değerlendirmeyi hedeflemiştir. Proje kapsamında ortaya çıkan bu rapor, görece yeni bir kavramsal çerçeve ve uygulama alanına sahip bu konuda, veriye ilişkin kavramların tanımları, dünyadan iyi uygulama örnekleri ve Türkiye için önerileri bir araya getirmektedir.

2020-03-27T15:06:09+03:00, |

Yargıda Kadın Temsili ve Türkiye

Kısa bir süre önce açıklanan Yargı Reformu Stratejisi, avukatlara yeşil pasaport verilmesinden ifade özgürlüğüne ilişkin ceza davalarında istinafın gözden geçirilmesine uzanan bir dizi vaadiyle kamuoyu tartışmalarında yerini aldı.1 Bu yeni strateji ile diğer reform çalışmalarının ortak ve temel eksikliği, yargıda -özellikle lider konumlarda ve üst mahkemelerde- kadın profesyonellerin temsili konusunda özgül bir reform önerisinin bulunmamasıdır. Adalet politikalarına ilişkin son reform çalışmalarında, yargıda kadın temsiline ilişkin politikalar “görünmezliğini” korumuştur.

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 5 Yılı: Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Türkiye’nin Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK), 4 Nisan 2013 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. YUKK’un tüm bölümleriyle yürürlüğe girmesinden bu yana geçen beş yılda görünen o ki olması gerekenin tersine YUKK Türkiye’nin koşullarına uyum sağlamak zorunda kalmıştır. Bunun nedenleri arasında Türkiye’ye göç olgusunun beklenmedik büyüklüğü ve göçmen girişleriyle kanunun öngördüğü şekilde başa çıkmak için gerekli kurumsal kapasitenin ve kurumlar arası işbirliğinin oluşturulmasında karşılaşılan zorlukları saymak mümkündür.

2019-09-20T13:55:25+03:00, |

Radikalleşme, Laiklik ve Dinin Yönetişimi: Avrupa ve Asya’dan Bakış Açılarını Bir Araya Getirme (GREASE)

Avrupa dünyanın başka yerlerinden dini çeşitliliğin yönetimi konusunda neler öğrenebilir? Dini radikalleşmenin önlenmesi konusunda ne dersler çıkarabilir? Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Güney Asya ve Avustralya’dan araştırmacıların katkılarıyla Avrupa Birliği fonuyla gerçekleşen GREASE projesi önümüzdeki üç yıl boyunca bu soruları araştıracak. On iki ortaklı konsorsiyum ilgili norm, yasa ve uygulamaları karşılaştırarak dini çeşitliliğin birçok farklı kültürde nasıl yönetildiğine bakacak. Bu süreç içinde araştırmacılar farklı rejimlerin azınlıkların ve göçmenlerin uyumunda görece başarılarını değerlendirecek. Hedef radikalleşmeyle mücadele eğilimlerini vurgulayarak dini çeşitliliğin yönetişimi anlayışımızı derinleştirmektir.

2019-08-01T16:58:06+03:00, |

Üst Düzey Karar Almada Kadın Katılımı

Bu raporda toplumsal cinsiyet eşitliğini farklı sektörlere aynı anda bakarak bütüncül değerlendiriyor ve çözüm önerileri sunuyoruz. İsveç İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteğiyle yürüttüğümüz projede, öncelikle, Avrupa Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü’nün (EIGE) düzenli olarak topladığı ve paylaştığı veri ışığında Türkiye’de siyaset, kamu yönetimi, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, iş dünyası, medya, yargı ve eğitim/bilim/araştırma alanlarında üst düzey karar alıcı kadınların oranlarına bakıyoruz. Bu oranları hem tarihsel dönüşümleriyle hem de Avrupa Birliği ülkelerinin oranlarıyla kıyaslayarak geniş niceliksel bağlamlarında inceliyoruz. Ardından bu alanlarda üst düzey karar alıcı kadınlarla (eğer yoksa erkeklerle) derinlemesine görüşmeler yapıp Türkiye’de kadın katılımı üzerine niteliksel bir değerlendirme yapıyoruz.

2019-07-25T16:14:05+03:00, |

Sürdürülebilir Kent için Veriye Dayalı Yerel Politika

Sürdürülebilir Kentler İçin Veriye Dayalı Yerel Politika projesi TESEV’in Friedrich Naumann Vakfı desteğiyle 2016’dan bu yana yürüttüğü Sürdürülebilir Kentleri Desteklemek programı kapsamında geliştirilmiştir. Proje, veri yönetişimi kavramlarını incelemek ve yerel karar alıcıların veriye dayalı politika hazırlamalarını kolaylaştırarak yenilikçilik kapasitelerini artırmayı hedeflemektedir.

2020-10-15T16:43:36+03:00, |

Model: Daha Demokratik Bir Yerel Yönetişim İçin Sivil Toplumun Güçlendirilmesi

Daha Demokratik Bir Yerel Yönetişim İçin Sivil Toplumun Güçlendirilmesi (MoDeL) projesi Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen kamu ve STK’lar arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi için Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı kapsamında geliştirilmiştir. Proje, belediye – sivil toplum iş birliğini güçlendirmeyi hedeflemektedir. TESEV’in yürüttüğü projenin ortakları Şişli Belediyesi ve Türkiye Kent Konseyleri Birliği, iştirakçisi ise Denge Denetleme Ağı’dır. Proje kapsamında daha demokratik bir yerel yönetişim için Türkiye’de STK ve belediyeler arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi ve STK’ların yönetişim kapasitelerinin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. MoDeL: Stratejik Plan İzleme ve Katılım Aracı isimli dijital platform, bir yandan izleme ve değerlendirme sürecini bir yandan da belediye – sivil toplum iş birliğini kolaylaştırmayı hedeflemektedir. Proje, Adana, Ankara (Yenimahalle), Burdur, Gaziantep, İstanbul (Maltepe), İzmir (Karşıyaka), Kars, Sinop, Van, ve Yalova kentlerinde uylanmaya başlamış, süreç içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Sultanbeyli Belediyesi, İstanbul Şişli Belediyesi, İstanbul Büyükçekmece Belediyesi, Gaziantep Şehitkamil Belediyesi de projeye eklenmiştir.

2023-06-16T16:49:53+03:00, |

Sürdürülebilir Kalkınma Yaklaşımı ile Belediyelerde Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Politikalar Geliştirilmesi

Belediyeciliğin kentin yalnızca alt ve üst yapı hizmetlerini sunmaktan sıyrılıp kente dair neredeyse her şeyden -kısmen de olsa- sorumlu olduğu bir yönetim anlayışına dönüştüğü bir dönemdeyiz.

2019-07-30T17:21:36+03:00, |

Kadın İstihdamı ve Çocuk Bakım Hizmetleri

Kadın istihdamının artırılmasının bir yolu olarak çocuk bakım hizmetleri TESEV Sosyal Eşitsizlikler ve Kapsayıcılık Tartışmaları kapsamında, 27 Kasım 2017’de, Friedrich Ebert Stiftung Derneği desteğiyle uluslararası bir konferansta ele alındı. Çocuk bakım hizmetlerinin kadın istihdamına etkisi yerel ve ulusal ölçekte kamu ve özel sektörün uygulamaları üzerinden tartışıldı. Bu politika notu konferans konuşmacılarının sunumları ve tartışma notlarıyla, TESEV tarafından hazırlandı.

2019-07-30T17:25:26+03:00, |

Yargı Bağımsızlığı için Adalet Yüksek Kurulu Önerisi Tartışması

Yargı bağımsızlığı ve hesap verebilirlik önündeki engellerin aşılması için, Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün “Adalet Yüksek Kurumu” önerisini, TESEV Demokratikleşme Tartışmaları kapsamında, Friedrich Ebert Stiftung Derneği katkılarıyla, 15 Kasım 2017’de, ilk kez hukukçu ve sivil toplum temsilcilerine sundu. Önerinin değerlendirildiği tartışmada Türkiye’de yargının yönetişim sorunlarına da çözümler önerildi. Bu politika notu Av. Mehmet Gün’ün sunumu ve yuvarlak masa toplantısı tartışma notlarıyla, TESEV tarafından hazırlandı.

2019-07-30T17:25:50+03:00, |

Belediyelerde Kadın, Kadınlar için Belediye

Kadınların yerel yönetimlerdeki temsilinin artması için mevzuat değişikliğinden öte bir toplumsal cinsiyet farkındalığı gerekirken, temsilin artması ile kadına yönelik hizmetlerin nasıl değiştiği de irdelenmelidir. Bu raporda, Türkiye’deki tüm büyükşehir belediyelerinde kadın temsili ve kadına yönelik hizmetler arasındaki ilişki irdelenmiş, hem temsil hem de hizmetlerin niteliği toplumsal cinsiyet farkındalığı çerçevesinde ele alınmıştır. Aydın, Gaziantep, İstanbul, Konya ve Ordu’da gerçekleştirilen saha çalışması ve 11 ilin detaylı masa başı incelenmesi sonucunda, proje bulguları bugünden yarına değişmesi güç toplumsal cinsiyet farkındalığına ilişkin sorunları ortaya koyarken, bugünden atılması gereken tohumları somut politika önerileri olarak sunmaktadır.

2020-11-03T14:46:17+03:00, |

Need a new search? Yeni bir arama?

Aradığınızı bulamadıysanız, tekrar deneyin!

Go to Top